Canan Ekinci Yılmaz

 

Bu haber SARAT Projesi'nin düzenlediği Arkeoloji Haberciliği Atölyesi'ne katılan gazeteci Canan Ekinci Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın izniyle yayınlıyoruz. Yazının ilk adresi: http://www.bursaport.com/yazarlar/canan-ekinci-yilmaz-50/dersimiz-arkeoloji-2397.html 

 

 

İnsan her konuyu bilmiyor. Haliyle bilmediği bir konunun da cahili oluyor. Lakin bilmediklerini öğrenmeye çalışıyorsa o konudaki cahilliğini üzerinden atıyor.
Cehalet ise, "Ben tamamım, oldum!" demekle başlıyor.

Oysa hiçbir zaman tamam olunmuyor.

Öğrenmeye kapalı bir akıl, hiçbir zaman tamam olunmayacağını bile bile yapılan "öğrenme" yolculuğunu anlamıyor. Oradaki hazzı hiç yaşamadığı için bilmiyor.

Siz her şeyi hiç emek vermeden, hiç yaşamadan öğrenmiş ve her şeyi biliyor olarak doğmak ister miydiniz bilmem ama ben her şeyi doğuştan bilmeyi ve bu hazdan mahrum kalmayı hiç istemezdim.

Gazeteciliğin beni heyecanlandıran ve hazzın doruklarına çıkartan yanı da işte bu sonsuz "öğrenme" yolculuğu.

Önce öğrenen, sonra da öğrendiklerini paylaşan yapması, beni her yeni konu ile yeni baştan yaratması, bana yepyeni denizlerde kulaç attırması, o denizlerin derinlerine çekmesi, o denizden çıkarken beni adeta görünmez bir katmanla kaplaması.

Yazan bir kişinin bilmediği bir konu hakkında yazarken kulaktan dolma bilgiler ile çala kalem yazı yazması çok acı. Malum, günümüz teknolojisinde bilgiye ulaşmak bir "tık" ile çok kolay. Lakin o mecrada da her yazılan doğru değil. Bir kişinin yanlış bilgi girmesi ile o yanlış bilgi "biz trollerin" elinde bir anda çığ gibi büyüyebiliyor ve doğru kabul edilir hale geliyor.

O bilginin doğruluğunu teyit edebilmek için "araştıran-soran-şüphe eden" bir yaklaşıma ihtiyaç var.

Öğrenilenleri yorumlayabilmek için gerekli olan ise, "görünmez katmanların çokluğu ve çok yönlü bakış açısı"...

 

Dersimiz Arkeoloji

 

Bu yazımda arkeoloji ile ilgili yazı yazarken ya da haber yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini öğrendiğim bir programdan söz edeceğim size. 

Aktopraklık Arkeoloji Okulu'nda gerçekleşen basın bilgilendirmesi buluşması SARAT Projesi kapsamında bir buluşmaydı. Daha önce İzmir ve Antalya'da gerçekleştirilen Arkeoloji Haberciliği Atölyesi'ni görerek kendilerini Bursa'ya davet eden Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Murat Başlar vesilesi ile üçüncü buluşma Bursa'da yapıldı. Bu buluşmaya katılan akademisyenler arkeoloji haberlerinde olası yanlışlar üzerine gazetecileri bilgilendirirken, gazeteciler de doğruyu ararken karşılaştıkları sıkıntıları anlattılar kendilerine.

Proje Koordinatörü Gül Pulhan SARAT Projesini, Medya Uzmanı Nur Banu Kocaaslan da medya dilini anlattılar önce. 

  

Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Aktopraklık Höyüğü Kazı Grubu Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul "Aktopraklık" çalışmasını, Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rana Özbal da "Barcın Höyüğü" çalışmasını anlattı.

 

 

 

Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Arkeologlar Derneği Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin ise Bursa ve çevresindeki arkeolojik alanları ve yaşanan talanları anlatırken, insanların kültür mirasları ile "gurur duymaları" gerektiğinin altını özellikle çizdi.

  

SARAT Projesi nedir?

 

"Safeguarding Archaeological Assest of Turkey - Türkiye'nin Arkeolojik Varlıklarının Korunması"

Türkiye'nin arkeolojik varlıklarının korunması için bilgi, kapasite ve farkındalık artırmak amacıyla yola çıkan SARAT Projesi, bu hedef doğrultusunda çeşitli eğitim ve araştırmaları hayata geçiriyor. 

SARAT, Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü (BIAA) başkanlığında yürütülen bir proje ve proje ortakları olan Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) ile Uluslararası Müzeler Konseyi İngiltere Şubesi (ICOM UK)  ile birlikte çalışılıyor. 

SARAT Projesi, British Council ve İngiltere Dijital, Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı'nın yönetimindeki Kültürel Koruma Fonu tarafından finanse ediliyor.

 

Neler yapıyorlar?

 

Online Eğitim ile arkeolojik varlıkların korunması ve kurtarılmasında dünyadaki güncel yöntemlerle donanım ve pratik beceriler kazandırmayı hedefliyorlar. (Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması Online Serifika Programı'nda şimdiye dek 2152 kişi sertifika almış.)

"Toplumun Arkeolojiyle İlişkisi" üzerine Türkiye'de ülke çapında yapılan ilk Kamuoyu Araştırması ile, Mayıs 2018'de Türkiye çapında bir kamuoyu araştırması gerçekleştirilmiş. KONDA Araştırma Şirketi'nin yürüttüğü kamuoyu araştırması kapsamında Türkiye'nin tüm bölgelerinde 29 il ve 103 ilçeye gidilerek ülke genelinde 3601 kişiyle yüz yüze görüşmeler yapılmış. 

Kamuoyu araştırması sonucu ne çıkmış derseniz, "Arkeolojiye karşı düşmanlık yok, ilgi çok, bilgi az!".

Atölyeler ile Gazetecilerle Arkeoloji Haberciliği Atölyeleri yapıyorlar ve gazeteciler için derledikleri "Gazeteciler İçin Arkeolojik Terimler ve Faydalı Bilgiler El Kitabı"nı hem basılı, hem de dijital olarak kişilere ulaştırıyorlar.

Duyurular ile arkeoloji üzerine yapılan ve yapılacak çalışmalar duyuruluyor.

Eski eser koleksiyonerleri ile görüşmeler yapılıyor.

 

"Korumak yetmez, kıymet vermek lazım"

 

Medeniyetler Beşiği Anadolu üzerinden çağlar boyu geçen kim bilir kaç medeniyetin izleri kâh toprak altında yaşamaya devam edip, kâh yer yüzüne çıkartılırken çıkanları (kıymet bilmeyenlerden) korumak zor oluyor haliyle. Ülkenin kültür mirası olan tarihi eserleri ya önemsemeyip bu kıymeti görmezden gelmek ya da kıymeti ederi üzerinden hesap etmek koruyamamanın en önemli sebebi.

 

Gazetecilerle Arkeoloji Haberciliği Atölyesi

 

Bizi ilgilendiren çalışma işte bu. Arkeolojik haberlerde medyanın daha nitelikli işlere imza atabilmesi yolunda bilgilendirilmesi gerektiğini düşünerek, "Gazetecilerle Arkeoloji Haberciliği Atölyeleri" düzenliyorlar. Toplumun arkeolojiyle ilişkisi, bilgi düzeyi ve duyarlılığının artırılmasında medyaya büyük pay düşüyor. Bilinen yanlışların önüne geçebilmekte, arkeolojik talan ve definecilikle mücadelede, eski uygarlıkların tarihini anlamak ve yaşanılan yerlerdeki kültürel miras alanlarıyla ilişki kurmakta medyanın gücü yadsınamaz.

Fakat bu konuda çok eksiğimiz ve doğru bildiğimiz çok yanlış var. Atölyelerin amacı da eksikleri gidermek ve yanlışlara dikkat çekmek.

Temel bilgiler eksiği için hazırlanan Gazeteciler İçin Arkeolojik Terimler ve Faydalı Bilgiler El Kitabı'nda A'dan Z'ye Terimler, Tarih Öncesi ve Tarihi Çağlar, Dönemler ve Uygarlıklar basitçe anlatılmış, arkeolojik bilgiler en sade haliyle verilmiş. 

 

Çanak - Çömlek'ten daha fazlası


Arkeoloji, Eski Yunanca arkhaios (eski) ve logos (bilim) kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Kelime manasıyla "eskinin ilmi" anlamına gelir. Arkeoloji geçmiş insan deneyimlerini maddi kültür kalıntılarına dayanarak inceleyen bilim dalıdır. İnsanlar nasıl sosyal gruplar halinde organize oldular, doğal çevreleriyle ilişkileri neydi, ne yediler, ne yaptılar ve neye inandılar, nasıl ilişki kurdular ve yarattıkları toplumlar neden değişti gibi soruların yanıtların arar. Arkeologların bulduğu nesneler bize doğrudan bir şey anlatmazlar, bunlardan anlam çıkaran, arkeologların bilimsel çalışmalarıdır. Arkeoloji, jeoloji, antropoloji, filoloji, sanat tarihi gibi birçok yardımcı bilim dallarından yararlanır ve radyokarbon tarihlenmesinden gıda artıklarının incelenmesine ve DNA analizlerine kadar uzanan çok çeşitli bilimsel teknik yöntemleri kullanır.


Define'den daha fazlası


Define kavramının tanımı Medeni Kanun'da şöyle yapılır: "Bulunmalarından çok zaman önce gömülmüş veya saklanmış olduğu ve duruma göre artık malikinin bulunmadığı kesin olarak anlaşılan değerli şeyler, define sayılır."
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun, 6'ıncı maddesine göre "korunması gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları"nda, başka bir ifadeyle "arkeolojik ya da tarihi olduğu tescilli ya da bilinen yerlerde" define aranamaz.
Ancak, yasal sınırlar içinde çok sıkı şartlara bağlı olan ruhsatlı definecilik, kaçak olarak yapıldığında kültürel mirasın en büyük düşmanlarından biri oluyor. 
Amacı dedektör satmak olan bir dernekleri bile var. Üstelik şimdiye kadar bulunan/bulunduğu duyulan bir define de yok. Ama yurt dışına kaçırılan ya da tahrip edilen kültür hazinesi çok.


Medya arkeolojinin neresinde?


Arkeoloji denince ne anlıyoruz? Nasıl bilgi sahibi oluyoruz? Medya bunun neresinde?
Kaçakçılık ve definecilik haberleri nasıl yazılmalı? Arkeologlar ne düşünüyor?
Restorasyon haberlerine nasıl yaklaşılmalı?
Arkeoloji sadece güzel görünümlü eserlerden mi ibaret?
Arkeoloji haberlerini nasıl ilgi çekici hale getirebiliriz?
Piyasa değeri nasıl hesaplanıyor?
Medya nasıl tutum almalı?

 

Gazetecilere Öneriler


* Eser odaklı bakmayın, yöntem odaklı bakın.
* Defineciler arkeologların alternatifi değildir.
"Arkeologlar tepkili!" söylemi doğru değil, bu konu sadece arkeologların meselesi olmamalı.
"Altın avcıları", "Tektekçilik" söylemi çok yaygın ama durumu açıklamıyor.
* Haberlerinizde tarihi eser ve ören yerlerine zarar vermenin cezai yaptırımlarından bahsedin.
* Definecilik, dolandırıcılıkta kullanılan başlıca yöntemlerden biri. 
* Haberinizde mutlaka arkeologlardan ve bilimsel heyetlerden görüş alın. 
* Restorasyon haberlerinde "doğru uzmandan" görüş alın. 
* Kurumsal görüş için ICOMOS, Europa Nostra, Arkeologlar Derneği'ne başvurun.
* Haberi ilgili meslek görüşleriyle zenginleştirin. 
* Geçmiş örneklere bakın ancak bağlamları karıştırmayın.
* Sadece tık hedefi gütmeyin.
* Kültür Bakanlığı sitesi, müzeler, arkeolojik kazı siteleri, meclis soru önergeleri gibi verilerden yararlanın.
* Derlemeler yapın. Haberi sorularla yazın. Kesin hükümlü olmayın.
* Bölgenizi tanıyın.
* Bir tema etrafında düşünün, kaçak kazılar, üzerine az yazılmış arkeolojik alanlar, izlenim yazılarından yararlanın.
* Eser odaklı bakmayın, buluntulardan öğrenilenleri sorgulayın. 
* Piyasa değeri hesaplamasını (neye göre, kime göre?) bir kenara bırakarak  defineciliğe ve kaçakçılığa özendirici olmayın.
"2300 yıllık İncil ele geçirildi" başlığını kullanırken zaman kavramını unutmayın. (İsa'nın doğumu "0" kabul ediliyorsa nasıl oluyor da bu İncil 2300 yıllık oluyor sorusunu sormayı akıl edin mesela.)
* Arkeologların bir gününü merak eden, Yenikapı kazılarından neler öğrendiğimizi derleyen, Göbeklitepe'yi kimlerin yaptığını sorgulayan ya da 2017'nin en önemli arkeolojik keşiflerini anlatan haberler gibi farklı bakış açısına sahip haberler üretin."
* Bugün hepimize verilen kitapçıkları kaldırıp bir tarafa atmayın. Kitapçık olmasa da SARAT'ın sayfasından dijital olarak tüm kaynaklara ulaşabileceğinizi unutmayın. 

 

 

Aktopraklık Arkeoloji Okulu'nda gerçekleşen toplantının ardından Necmi Hoca eşliğinde kısa bir Aktopraklık turu ile nihayetleniyor bugün. Son olarak bir fotoğraf karesinde buluşuyoruz topluca. 


Bir bireyden daha fazlası


Ülkesine, tarihine ve dünya tarihine karşı sorumluluk hisseden bir bireyden daha fazlası olarak, yazdığı ve konuştuğu ile tarihe kayıt bıraktığının farkına vararak, doğruyu ulaşıp, doğruyu doğru anlatarak mesleğinin hakkını veren gazeteci olmak çok da zor değil.  
Dünyanın sahibi değil, emanetçisi olarak bizlere düşen, milyarlarca yıldır var olan dünya ve insanlık tarihine merakla bakarken, milyarlarca yılın yaşanmışlığını ta derinlerde hissetmek.



Geçmiş - Gelecek

 


Geleceği mi yoksa geçmişi mi daha çok merak ediyorsun derseniz, geleceği derim. 
Geleceği mi yoksa geçmişi mi bilmek istersin derseniz, geçmişi derim.
Geçmişte yaşanmış bir gerçeklik var, gelecekte ise ihtimaller.
Ve "bugün", geçmişin geleceği ve geleceğin geçmişi.
Yürüyenler değişse de izler ve gizler ile dolu sonsuz bir yürüyüş bu.

"Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye, kimse bilmez..." der Hayyam,
"Bu garip insan evladı ne zaman başladı yürümeye, kimse bilmez..." diyerek bitirelim yazıyı biz de.

İlk insan kimdi, nasıl oldu ya da nasıl doğdu, doğduysa kimden doğdu, ilk insan onu da doğuran mıydı, yürümeden önce yüzüyor muydu, yoksa yıldız tozu muydu, bunu öğrenmek için kaç milyar yıl geriye gitmek lâzım?  
Ah, Zaman Makinesi de yapılmadı ki daha! 

Ben aklımda deli sorularım ile baş başa kalıyorum ve bu uzun yazıyı sabırla okuduğunuz için hepinize içtenlikle teşekkür ediyorum...