Dünyanın etkilerini günden güne daha fazla hissettiği acil bir gündemi var: İklim krizi. Kültürel miras alanları ise iklim krizi kaynaklı felaketlere, ani gelişen doğal risklere karşı korunmasız alanlardan biri. Buna son örneklerden biri, Kasım 2018'de Ürdün'deki Petra antik kentindeki aşırı yağışlar nedeniyle oluşan sel baskınıydı. Alana bir anda dolan taşkın suları arasında kalmış binlerce turist tahliye edilmişti. Petra'da yaşananlar, kapsamlı alan yönetimlerinin bu gibi risklere karşı nasıl bir hazırlık sağlayabileceğinin göstergesiydi. 

Alan yönetimi konusunda Türkiye'nin saygın uzmanlarından, Çatalhöyük, Ani, Petra gibi yerlerde çalışan, Oxford Brooks Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim üyesi Dr. Aylin Orbaşlı, SARAT Proje Koordinatörü Dr. Gül Pulhan'ın sorularını yanıtladı. 

 

Gül Pulhan: Oxford’da Oxford Brooks Üniversitesinde Mimarlık Fakültesi Öğretim üyesi Dr. Aylin Orbaşlı ile beraberiz. Aylin Orbaşlı’yı Türkiye’de birçok insan tanıyor ama tanımayanlar için bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?

 

Aylin Orbaşlı: Merhaba, ben mimarım. Restorasyon, tarihi çevrenin korunması ve tarihi binaların restorasyonu üzerinde uzmanlaşıyorum. Özelikle de daha büyük alanlarda, alanların korunması ve yönetimi ile ilgili çalışıyorum. Araştırmalarım genelde alan yönetimi özelikle arkeolojik alanların efektif bir şekilde yönetimi üzerine. Yani çok yönlü, çok oyunculu ve çok paydaşlı olarak en efektif şekilde nasıl yönetilir bunun üzerine araştırmalarım var. Aynı zamanda gerek Türkiye ‘de gerek Ortadoğu’da birçok yerde alan yönetimi planları hazırladım. Dünya mirası alanlarının korunmasında çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Aynı zamanda alan yöneticileri ile beraber çalışıyoruz. Sonuçta alanları onlar yönetecek. Ben danışmanı olarak giriyorum ama alanı asıl kalıcı olarak yöneten onlar. Onların yeni düşünme yöntemlerine, yeni yönetim, yönetici yöntemlerine alışmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

 

Gül Pulhan: Türkiye’de ve Ortadoğu’da birçok tarihi arkeolojik alan için alan planı yaptığınızı biliyoruz. Türkiye’de ve Ortadoğu’ da yaptığınız alan yönetimi yerlerinden bize örnekler verebilir misiniz?

 

Çatalhöyük

 

Aylin Orbaşlı: Neredeyse 20 sene önce Çatalhöyük’le başladık alan yönetimi yapmaya Türkiye’de. Ve bu belki Türkiye’de arkeolojik alanlar için yapılan ilk alan yönetimi planlarından biriydi. Bu yönetim planı Çatalhöyük’ün Dünya Mirası Listesi’ne girişinde önemli bir rol oynadı. Onun arkasından Bakanlık’la beraber bir ekiple Ani’de çalıştık. Ani için de Dünya Miras Listesi’ne doğru giden bir yönetim planı hazırladık.

 

Bir risk yönetiminde masaya gelmesi gereken oyuncu sayısı o kadar çok ki!

 

Gül Pulhan: Şimdi konuyu biraz daha Ortadoğu’ya ve Ürdün Petra’ya getirmek istiyorum. Sizin Petra’nın alan yönetiminde de UNESCO için danışmanlık yaptığınızı biliyoruz. Kasım 2018’in başlarında Petra büyük bir sel felaketi yaşadı. Ve sıcaklıkla belki kuraklıkla bir arada düşündüğümüz Ürdün gibi bir yerde sel felaketinin hem bir arkeolojik alanı hem de orayı ziyaret eden insanları ve civarda yaşayanları tehdit ettiğini gördük. İklim felaketlerine karşı tedbirler almak, bu riskleri yönetmek, bugün alan yönetimlerinin bir parçası oluyor mu? Petra’da bununla ilgili bir çalışma yapılmış mıydı?

 

Petra, Ürdün

 

Aylin Orbaşlı: Gayet tabi çünkü risk yönetimi alan yönetiminin çok önemli bir parçası. Bildiğimiz bilmediğimiz birçok risk var. İklim bunlardan biri, çöl bölgelerinde ani seller çok çabuk gelişebiliyor. Petra her ne kadar doğanın içinde bir bölge olarak düşünülse de etrafında büyük bir kentleşme var. Asfalt yollar, binalar, toprağın betonla yer değişmesi, bütün suyun çok daha çabuk ve çok daha hızlı bir şekilde alanın içerisine akmasına sebep olabiliyor. Alan çukurda çünkü. Onun için stratejinin ne kadar önemli olduğuna güzel bir örnek Petra. Çünkü sadece alan sınırları içerisinde bir risk yönetimi söz konusu değil, asıl risk yönetimi alanın dışındaki birçok etkenle çalışmakla bir araya gelmek zorunda. Onun için şehir planlarına giriyor, bölgesel planlara giriyor. Hatta Petra bölgesinin dışında suyun başladığı yerler, akarsular, yağmur risk yönetimine giriyor. Çünkü yağmur Petra’ya yağmıyor belki ama başka yere yağan yağmurun seli Petra’da sonuçlanıyor. Çok aciz durumlar yaratabiliyor. Bunun için bir yönetim planında, bir risk yönetiminde masaya gelmesi gereken oyuncu sayısı o kadar çok ki! Yan bölgelerin ve çevre bölgelerin idarecileri, sivil toplum örgütleri, polis, jandarma, bütün bunlar hepsi bir felaket anında işin içine girmesi gereken oyuncular olduğu için riskin azaltılmasında da önemli bir şekilde alan yönetiminin içinde yer almaları şart.

 

Gül Pulhan: Her geçen gün çeşitli yerlerde iklim riskleri ile ilgili sorunları duymaya başladık. Doğal riskler dünyada alan yönetimlerinin içinde artık mutlaka olması gereken bir öge olarak görülüyor mu?

 

Aylin Orbaşlı - Gül Pulhan

 

Aylin Orbaşlı: Gayet tabi, doğal riskler çok önemli ve hem risklerin artışı hem de bu artışların yani iklim değişikliği ile gelen risklerin nasıl riskler olacağını bilmemiz çok önemli. Yani bunlarla nasıl başa çıkacağız, ne olabilir? İngiltere’de bile şu anda bilmiyoruz, çok mu yağmur yağacak, kuraklık mı olacak? Buna karşı tarihi çevrenin korunmasında çok farklı önlemler almamız gerekebilir. Buna nasıl hazırlıklı olabiliriz? Örneğin bitki örtüleri seli durdurmakta çok önemli. Ama iklim değişecekse hangi bitkilerin ekilmesi gerektiği düşünülmesi gereken faktörler arasında. Bunun için ne kadar çok disiplinin bir araya gelmesi gerektiği, hem riski anlamak hem de riske önlem üretme açısından çok önemli.

 

Herkesin aynı ekip içerisinde çalışıyor olması çok önemli

 

 

Gül Pulhan: Petra gibi hem çok kompleks hem çok zengin hem de çok büyük bir alana yayılmış bir arkeolojik alanın alan yönetiminde ne kadar çok farklı oyuncuların, farklı grupların rol aldığını söylediniz. Peki bu farklı oyuncuları bir araya getirmek zor değil mi? Nasıl yöntemlerle onları bir arada çalıştırmak mümkün?

 

Aylin Orbaşlı: Kesinlikle kolay değil. Kültür alanında çalışan arkeologlar, sanat tarihçileri, Kültür Bakanlığı çalışanları genellikle polisle veya sivil savunmayla çalışmıyorlar. O ekiplerle fazla bir işleri olmuyor. Hâlbuki bu tür bir risk planlaması sırasında şehri plancısının da orada olması gerekiyor, ilk yardım sağlayacak hastane, ambulans, sivil savunma, polis; bütün bu ekiplerin de bir arada olması gerekiyor. Aynı zamanda bu ekiplere tarihi alanın önemini öğretmeye çalışıyoruz. Örneğin onlar için stratejik olarak bir toplanma yeri Petra’da amfi tiyatroydu. Olmaz dedik yüksek alan olmasına rağmen o kadar insanın birden oraya doluşmasının aslında tarihi çevreye de zarar vermesi söz konusu. Onun için her iki tarafın birlikte, uzun süreçli çalışması gerçekten önemli. Bir toplantılar serisi hazırladık. Bu ekip ayda bir bir araya geliyor. Planları revize ediyorlar. Zaten Petra’da gördüğünüz her felaketten sonra veya her olaydan sonra bu grup tekrar bir araya geliyor ne doğru yapıldı, ne yanlış yapıldı, kimlere daha eğitim verilmesi lazım, bunlar konuşuluyor. Yine bunun içinde tur rehberleri de var, onlara eğitim verilmesi lazım çünkü onlar da aslında bu ekibin bir parçası. Çünkü felaket anında turistleri en çabuk yönlendirecek grup tur rehberleri. Yani oyuncu sayısı çok çabuk katlıyor ama gerçekten herkesin aynı ekip içerisinde çalışıyor olması ve birbirinin görevinden haberdar olması gerçekten çok önemli.

 

 

Gül Pulhan: Bu son yaşanan olayda bütün bu yapılan çalışmaların ve eğitimin pozitif katkısı fark edildi mi?

 

Aylin Orbaşlı: Bir şekilde fark edildi. Herkes hakikaten durumdan daha haberdar. Nerede toplanılacağı, nereye çıkarılacağı belli ama bu problemin büyüklüğünü değiştirmiyor. Çok popüler bir alan, çok turistin gittiği bir alan, girişi çıkışı çok zor bir alan. Yani grupları oradan bir felaket anında hem haberdar etmek hem çıkarmak gerçekten büyük bir sorun. Daha büyük problemlerin çözülmesi de önemli mesela kentleşme, asfalt yollar, bunlar çok uzun süreli planlar. Maalesef birçok insan bu tür şeylere para harcamaya hazır değil özellikle devlet bünyesinde bunlar öncelikli projeler olarak görülmüyor. Ancak bir felaketten sonra öncelik haline gelebiliyor maalesef. Yani küçük problemler belki çözülebiliyor ama risk yönetimi açısından gerçekten büyük problemler var çözülmesi gereken.

Gül Pulhan: Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz.