Irak’ın ABD güçlerince Mart 2003’te işgal edilmesinin ardından 15 yıl geçti. Irak işgali sırasında Bağdat’taki Irak Ulusal Müzesi’nin dünyanın gözü önünde ‘naklen’ yağmalanmasının da 15’inci yıl dönümü 2018’in Nisan ayındaydı.

İşgal, birçok insani drama yol açtı. Irak toprakları üzerinde yıllar içinde giderek büyüyen derin sorunlara sebep olduğu gibi, Irak’ın kültürel mirasının korunmasında da büyük bir enkaz bıraktı.

Musul, Nebi Yunus Türbesi, 2014. Irak'ın kültürel mirası hala zarar görmeye devam ediyor. Fotoğraf: Getty iStock.  

 

İngiliz arkeolog Gertrude Bell’in 1920’lerde kurulmasına öncülük ettiği Irak Ulusal Müzesi, Mezopotamya’nın kalbinde, insanlığın 40 bin yıllık uygarlık yolculuğunu anlatan eşsiz bir koleksiyona sahipti. Dünyanın en önemli arkeoloji müzelerinden biri olma niteliğini taşıyan bu kurum, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin gözleri önünde kaçakçılar ve halk tarafından talan edildi. Yağmaya yurtdışındaki alıcıların siparişlerini tedarik ettiği sanılan kişiler de katıldı.

Saldırı 10 Nisan 2003 günü başladı ve iki gün sürdü. Müzenin sergi salonları, depolar ve odalarından 15 binden fazla eser kaçırıldı. Dünya kamuoyunun ayağa kalkmasının ardından, geç de olsa yapılan müdahalelerle kaçırılan eserlerden yaklaşık 8 bini geri getirilebildi. Ancak eserlerden en az 7 bininin nerede olduğu hâlâ bilinmiyor. 

 

Savaşın Getirdiği Yağma Kültürü

 

Irak Müzesi, yağmanın hemen ardından. Fotoğraf: Joanne Farchakh Bajjaly

 

Medeniyetler tarihi açısından köklü bir geçmişi bulunan Irak’ın gördüğü ilk zarar bu değildi. Uzun yıllar kaçakçılıktan dertli olan ülke, 1974 yılında Irak eserlerinin yurtdışına çıkarılmasını yasakladı. Ardından, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1990 yılında Irak’a ticaret ambargosu (661 sayılı karar) uygulamaya karar verdiğinde, o tarihten itibaren Irak’tan çıkarılan arkeolojik eserlerin ticaretini yasadışı ilan etti. Ancak bu karar ve kanunlar Körfez Savaşı yıllarında Irak’taki müze ve ören yerlerinin yağmalanması ve yasadışı ticaretin uzun yıllar devam etmesine engel olamadı. 

Kültür varlıklarının kaçakçılığı üzerine araştırmalarıyla tanınan arkeolog Dr. Neil Brodie, Irak eserlerinin izini Londra ve New York’taki ünlü müzayede evlerinde sürdüğü çalışmasında benzer bir sonuçla karşılaşmış.[1] Sotheby’s, Christie’s ve Bonhams gibi prestijli müzayede evlerinin Irak kökenli ancak kaynağı bilinmeyen silindir mühür ve çivi yazılı eserlere yönelik açık artırmaları 1980’li yıllardan bu yana artarak devam etmiş. BM Güvenlik Konseyi kararı etkili olmadığı gibi, satışlar 2000’li yılların başında ise zirve yapmış. 2003 yılından sonra ise bıçak gibi kesilmiş.

 

Neden 2003?

 

2003 yılındaki iki önemli meseleyi hatırlatmakta fayda var. Bunlardan biri şüphesiz ki Nisan ayında Irak Ulusal Müzesi’nin yağmalanması. Dünya kamuoyunun günlerce konuştuğu, ABD’nin tepkiler karşısında soruşturma başlatmak zorunda kaldığı, kaçırılan eserlerin kurtarılması için uluslararası bir çabanın oluştuğu dönemin ardından Irak eserlerini satışa çıkarmak pek de akıl kârı değildi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak’a ticaret ambargosunu kaldırması da benzer nitelikte önemliydi. Ambargo kaldırılırken, Irak’tan 1990 yılından sonra çıkarılan arkeolojik varlıklar ticaret serbestisinin dışında tutuluyordu. Bir ölçüde olumlu bir hava yakalanabilmişti.

Ancak bu olumlu havayla eski eser piyasası bir anda yok olmadı ama pazarın kuralları değişti. ‘Milenyum’ adıyla hatırlanan, internet ve bilgisayar kullanımının gitgide arttığı, her geçen gün yeni sitelerin kurulduğu 2000’li yılların başında, eski eser piyasası da çağa uydu. Satışların birçoğu adı sanı bilinen müzayede evlerinden, hiçbir kontrolün olmadığı, takibi zor internet satışlarına kaydı. Irak eserleri de bu trend’den fazlasıyla nasibini aldı.

 

eBay’le ‘Milenyum’ dönemi

 

Fotoğraf: Getty iStock

 

2000’lerin başları, 1995’te kurulan alışveriş sitesi eBay için bir milat oldu. Şirket ürün kategorisini ‘koleksiyonu yapılabilir’ ürünlerden, tüm ürünlere çevirdiğinde ‘Milenyum’un da hızla büyüyen şirketleri arasına girdi. Bu trend kendisine yeni bir pazar arayan eski eser satıcıları için de bir fırsat anlamına geliyordu. Ne zaman ve nasıl çıkarıldığı belli olmayan, mühür, sikke, takı gibi küçük ama değerli eserler eBay’da satışa çıkarıldı. Üstelik pazar kısa süre içinde eBay dışında internet sitelerine de genişlemeye başladı. 

Eski eser kaçakçılığı söz konusu olduğunda internet piyasasının birçok açıdan artıları vardı. Öncelikle hiçbir kontrol ya da denetimden bahsedebilmek mümkün değildi. Dünyanın herhangi bir yerinden, herhangi bir yerdeki alıcıya eser satılabilir, gizli para transferi yapılabilirdi.

Öte yandan eBay gibi sitelerin dezavantajları da vardı. Alıcılar hiçbir zaman talip oldukları eserlerin gerçek olduğundan emin olamazlar, bu noktada satıcının eserle ilgili verdiği bilgilere güvenmek tek yoldur. Satıcı, bir hafta önce tamamlanmış son derece başarılı bir kopyanın kendisine büyük büyükbabasından kaldığını iddia edebilir, alıcı da bu bilgiden daha fazlasına ulaşma şansına sahip değildir. Ancak bu riskler pazarı en azından Irak eserleri kapsamında küçültmedi, aksine bu risklere rağmen eser satışları devam etti.

 

Pazar günden güne büyüdü

 

Neil Brodie’nin 2000’li yıllara dair verdiği şu örneği paylaşmakta fayda var. Irak Ulusal Müzesi yağmalandıktan üç yıl sonra, 2006 yılında tek bir günde internette kaynağı belirsiz Irak eserlerini satışa çıkaran 55 internet sitesi mevcuttu. Satışa çıkarılan eser sayısı ise 225’ti. Sadece iki yıl sonra aynı inceleme yeniden yapıldı. Pazar her anlamda büyümüştü. Irak eserleri 72 sitede alıcılarla buluşuyordu, eser sayısı ise 472’ye fırlamıştı. Sonuçlar, pazarın iki yıl içinde ikiye katlanarak büyüdüğünü gösteriyordu.

 

BM Güvenlik Konseyi kararı ve Irak yasaları eserlerin satışını yasaklasa da bundan kaçmanın da bir yolu vardı. İsrail, Suriye, İran gibi ülkelerden çıkarılan eserlerin kaynakları bu ülke adlarıyla belirtilirken, Irak eserleri için köken bilgisi olarak ‘Mezopotamya’ kullanılıyordu.

 

Peki ya şimdi?

 

2000’li yıllarda olgunlaşan sanal eski eser piyasası varlığını hala sürdürüyor. eBay’in yol açtığı pazar döngüsü, internet üzerinden satış yapan müzayede siteleriyle devam ediyor. The Atlantic’de Irak Ulusal Müzesi’nin yağmalanmasının 15’inci yıldönümüne odaklanan Sigal Samuel imzalı makalede,[2] günümüzde Irak kökenli olduğu söylenen eserlerin Live Auctioneers, Trocadero gibi açık artırma sitelerinde 50 dolardan 400 dolara kadar değişen fiyatlarla alıcı bulduğuna dikkat çekiliyor.

 

Nortwestern Üniversitesi’nde çalışan arkeolog Oya Topçuoğlu, The Atlantic’e verdiği demeçte, Live Auctioneers üzerindeki Irak eserlerinin birçoğunun Londra’dan satışa sunulduğunu belirtiyor. Bu eserlerin Irak Ulusal Müzesi’nden yağmalanan eserler olduğunu söylemek güç; çünkü kaçırılan eserlerin birçoğu henüz envanter kaydı alınmamış ve numaralandırılmamış eserler. Topçuoğlu, “Live Auctioneers’da gördüğüm eserlerin hiçbirinin üzerinde -ki son 10 yılda satışa sunulmuş yaklaşık 2 bin mühürü inceledim- müze numarası yoktu. Ama sorun şu ki, gerçekten de satıcının siteye koyduğu fotoğrafla sınırlısınız. Eserin etrafında bir tur atmanız ve esere görülebilen her açıdan bakma şansınız yok” diyor.

Aynı makalede Iraklı arkeolog Abdulameer Al-Hamdani ise internette çok düşük fiyatlara satışa çıkarılan eserlerin de gerçek olabileceklerini hatırlatıp, bunun nedenini ise şöyle anlatıyor: “Bu Irak eserleri çok ucuz çünkü insanlar onlardan kurtulmak istiyor. Çünkü belki de ellerinde onlara dair bir kayıt yok.”

 

Her geçen gün yeni yöntemler gelişiyor

 

Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından IŞİD ve diğer örgütlerin arkeolojik eserleri bir finansal araç olarak kullandığı sır değil. İnternet, 2000’lerin ardından, bugün de Irak ve Suriye eserlerinin kaçakçılığında sayısız imkan sunmaya devam ediyor. eBay gibi sitelerde sergilenen eserler için alıcılarla WhatsApp, Skype, Kik gibi uygulamalar üzerinden pazarlıklar yapılıyor. Online alışveriş siteleri kaçakçılık eleştirilerine karşı hizmet politikası metinlerinde satıcılara eserlerin kaynağı hakkında doğru bilgi verme şartını dayatsa da, bu şartı kontrol etme mekanizmaları yok.

Irak eserleri Ulusal Müze’den yağmalanmış olsun ya da olmasın, farklı biçimlere giren, son derece esnek bir karaborsada alıcı bulmaya devam ediyor. Bu piyasa çağın imkanlarını kullanmaya devam ettikçe ülkelerin ve uluslararası kuruluşların eski eser kaçakçılığıyla ‘eski’ yöntemlerle mücadelede başarılı olması çok da mümkün görünmüyor. Bu nedenle piyasanın yeni dinamiklerini anlamak iyi bir başlangıç noktası olarak görülebilir. Alınan kararların uygulanmasında daha etkin bir politik müdahale gerektiği gibi, her ülkenin farklı mevzuatları yüzünden oluşan boşlukları doldurmak için de ortak mücadele yöntemlerinin bulunmasında fayda var. 

 

Kaynakça:

1. Brodie, N. (2011), ‘The Market in Iraqi Antiquities 1980–2009 and Academic Involvement in the Marketing Process’, in S. Manacorda and D. Chappell (eds), 'Crime in the Art and Antiquities World: Illegal Trafficking in Cultural Property' (New York: Springer), 117-133.

https://traffickingculture.org/publications/brodie-n-2011-academic-involvement-in-the-market-in-iraqi-antiquities-in-s-manacorda-and-d-chappell-eds-crime-in-the-art-and-antiquities-world-illegal-trafficking-in-cult/

2. "It’s Disturbingly Easy to Buy Iraq’s Archeological Treasures", Sigal Samuel, The Atlantic

https://www.theatlantic.com/international/archive/2018/03/iraq-war-archeology-invasion/555200/

3. "Learning from the Iraq Museum", Donny George Youkhanna, American Journal of Archaeology

https://www.ajaonline.org/online-review-museum/364#footnote4_3ygf3nu