2017’nin Eylül ayında Antalya Müzesi, son yıllardaki en önemli misafirini büyük bir coşkuyla karşıladı ve özenle hazırlanan köşesine yerleştirdi. Aslında bu gelen, misafir sayılmazdı, bizzat ev sahibi eserlerden biriydi. Uzmanlara göre Herakles Lahdi, kendi türünün geriye kalmış son dört örneğinden biri ve en iyi korunmuş olanıydı. Bu lahit İsviçre’den Türkiye’ye iade ediliyordu.

Roma Dönemi'ne ait, MS 2’inci yüzyıldan kalma, üzerinde ‘Herakles'in 12 işi’nin tasvir edildiği lahdin iade hikayesi, dedektiflik filmlerini aratmayan detaylar içeriyor. Bir antika şirketi, her iki ülkeden de savcılar, avukatlar, arkeologlar, polis ve gümrük görevlilerinin dahil olduğu olay, sadece Türkiye’nin kaçırılan eserlerini geri kazanmak için gösterdiği çabaları değil, aynı zamanda yabancı ülkelerin kültürel miras kaçakçılığına karşı değişen yaklaşımlarının sonuç almada ne denli önemli olduğunu da gösteriyor.

 

Cenevre’den Ankara’ya: Galiba bizde size ait bir şey var

 

Zamanı geri saralım ve 2011 yılına dönelim. İsviçre hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla temasa geçerek Antalya’dan kaçırıldığı tahmin edilen eşsiz ve hayli iyi korunmuş bir Roma dönemi lahdinin Cenevre’nin Serbest Liman bölgesinde bulunduğunu haber verdi. Türkiyeli yetkililer İsviçreli mevkidaşlarına soruşturmayı birlikte yürütmek ve lahdin Türkiye’ye iade edilmesi için işbirliği teklifinde bulundu.

Bir süre sonra basının da durumdan haberi oldu ancak ilk haberler konunun arka planından habersiz, gerçeklerden uzak biçimde servis edildi. Kimi haberlerde Cenevre’deki serbest bölgede arkeolojiye meraklı bir gümrük çalışanının televizyonda gördüğü bir lahde çok benzediği için ihbarda bulunduğu, kimilerinde de bir gencin depodaki eseri tesadüfen fark ettiği yazıldı. Vergiden muaf olmasıyla sanat ve antika şirketlerinin ‘cennet’i olan bir gümrük bölgesinde elini kolunu sallayarak dolaşan bir genç Herakles Lahdi’ni keşfetmiş olamayacağına göre, arka planda daha farklı bir hikaye olmalıydı.

 

Başarısız bir satış hikayesi

 

Fotoğraf: Public Ministry of Geneva

 

Ve böyle bir hikaye vardı da. Herakles Lahdi, Cenevre Serbest Limanı’na getirildiğinde Lübnan kökenli bir ailenin Cenevre merkezli antika eser şirketi olan Phoenix Ancient Art’a kayıtlı görünüyordu. Lahit, Inanna Art Services adlı bir nakliye şirketinin limandaki depolarından birinde tutuluyordu.

Phoenix Art, lahdi 2010 yılının bahar aylarında, Cenevre Sanat ve Tarih Müzesi’ne konulmak üzere Gandur Foundation’a satmak istemişti[1]. Ciddi bir tarihi eser koleksiyonu olduğu bilinen İsviçreli milyarder Jean Claude Gandur, aynı zamanda Cenevre Sanat ve Tarih Müzesi’nin de önemli destekçilerindendi. Gandur, müzenin arkeoloji bölümü direktörü Marc-André Haldimann ile müze müdürü Jean-Yves Marin’ı lahdi incelemeleri için limana gönderdi[2]. İkili, lahdin geçmişine dair belgelerde eksik olduğunu fark etti. Eşine az rastlanır böylesi bir eser hakkında şirketin elindeki tek belge, 2002 yılında Phoenix Ancient Art’ın sahibi Lübnanlı Aboutaam ailesinin koleksiyonuna girdiğine dair bir sertifikaydı. Müze yetkilileri Herakles Lahdi’nin kaçakçılık yoluyla ele geçirildiğinden şüphelenince satış gerçekleşmedi. 

 

Envanter denetimi ve battaniye altında bir keşif

 

Bunun akabinde, Aralık ayında İsviçre Federal Gümrük Kurumu yetkilileri Phoenix Ancient Art’ın envanterini inceleme talebinde bulundu. Herakles Lahdi, şirketin limandaki antreposunda bir battaniyenin altında bulundu.

Şaşırtıcı keşfin yanında eserin kaydı da şüphe çekiciydi. Ne Phoenix Art’tan önceki sahibi biliniyordu ne de hakkında bir yayın vardı. Bu durum, İsviçreli yetkililerin soruşturma açması ve lahde el koymasıyla sonuçlandı. 

Phoenix Art’ın depolarında yapılan bu inceleme bir rastlantı değildi. Serbest liman bölgesi zamanla sanat şirketleri ve antikacıların vazgeçilmezi haline gelen İsviçre, bunun aynı zamanda kültür varlıklarının kaçırılmasına zemin hazırladığını fark ederek hukuki düzenlemeleri sıkılaştırmıştı. 2005 yılında yürürlüğe giren Kültür Varlıklarının Uluslararası Taşınması hakkında Federal Kanun[3], 1970 UNESCO Konvensiyonu’nu İsviçre hukuk sistemine adapte ediyordu. Bu kanuna göre sanat şirketleri, ellerindeki tarihi eserlerin kaçakçılık yoluyla elde edilmediğini kanıtlamak zorundaydı. Cenevre’deki antrepoda yapılan kontrol, İsviçre’nin son yıllarda kültürel mirasın korunmasında attığı adımlar sonucu yapılan bir denetimdi ve işe de yaradı.

 

Altı yıllık mücadele başladı

 

Bu kanun gereği Cenevre Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmaya, Türkiye’nin durumdan haberdar edilmesiyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması da eklendi. İsviçre Federal Kültür Ofisi, 2011 yılında lahdin günümüzdeki Afyon iline bağlı İscehisar ilçesinde yer alan Dokimeion mermer atölyesinde üretilmiş olduğunu tespit etti. Bu tip lahitler, ‘Torre Nova’ yani ‘Küçük Asya’ lahdi olarak biliniyorlardı. Lahit, Antalya’daki Perge antik kentinden 1960’lı yıllarda kaçak kazıyla çıkarılmıştı. Ancak lahdin Phoenix Ancient Art’ın eline geçene kadar nerede olduğu bilinmiyordu.

 

Uzmanlar hemfikir: Türkiye’den kaçırıldığı su götürmez

 

Herakles Lahdi Cenevre'de. Fotoğraf: UNESCO

 

Soruşturma bu bilgilerle yetinmedi. Lahdin gerçek kökeni ve tarihine ilişkin İsviçre ve Türkiye’deki savcılıklar işbirliğine gittiler. Yıl 2013 olduğunda, Cenevre’den gelen savcı Claudio Mascotto, Türk makamlarının desteğiyle Perge antik kentine, lahdin çıkarıldığı yere gidip incelemelerde bulundu. Burada başka bir kaçakçılık suçundan cezaevinde bulunan bir tanık, Cenevreli savcıya, lahdin Perge’den kaçırıldığını doğruladı.

Bununla birlikte soruşturma boyunca arkeologlardan da uzman görüşü alındı. Bölgedeki kazı çalışmalarını yürüten Profesör Haluk Abbasoğlu ve Profesör İnci Delemen, lahdin kaçak kazıyla elde edildiğini teyit etti.

Öte yandan Antalya’nın Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti'nin o yıllarda kazı başkanlığını yürüten Arkeolog Prof. Dr. Mark Waelkeen, 70 sayfalık raporunda, lahdin Anadolu ve özellikle de Perge’de bulunan, Dokimeion üretimi Herakles konulu bir lahit olduğunu belgeledi[4]. Tanıklar, uzman görüşleri, raporlar hemen hepsi tek bir sonuca işaret ediyordu: Herakles Lahdi, Perge’den kaçırılmıştı.

 

Şirketin son çabası işe yaramadı

 

Cenevre Başsavcılığı nihayet 21 Eylül 2015’te Herakles Lahdi’nin Türkiye’ye iade edilmesi yönünde karar verdi. Lahdi İsviçre’ye getiren şirket Phoenix Ancient Art’a ise bir ceza verilmedi. Şirketin sahibi kardeşler Ali ve Hicham Aboutaam’a göre, babaları ve şirketin kurucusu Sleiman Aboutaam, ‘o dönemin kanunlarına uygun biçimde’ lahdi 1990’lı yıllarda satın almış, 1998’de de bir uçak kazasında hayatını kaybetmişti. Lahit de babalarından kendilerine kalmıştı. Lahdin kaçak kazıyla nasıl çıkarıldığı ve Aboutaam ailesine nasıl geçtiği belirlenemedi. 2 Mayıs 2016’da iade kararı Cenevre Adalet Mahkemesi tarafından da onaylandı. Ancak iadenin önünde hiçbir engel kalmadığı sanılırken, Phoenix Ancient Art, Federal Mahkeme’de bu kararı temyize götürdü. Türkiye, uzun ve yavaş bir hukuki süreci daha da uzatmak istemeyerek devreye girdi. En sonunda şirket, temyiz başvurusunu geri çekmek zorunda kaldı. Artık Herakles Lahdi’nin Türkiye’ye geri dönmesinin önünde hiçbir engel yoktu. Lahit, 14 Eylül 2017’de Türkiye’ye ulaştı.

Herakles Lahdi’nin iadesi, kültür varlıklarının korunması bağlamında eşsiz bir hikaye barındırır, tıpkı Herakles’in 12 işini tasvir eden lahdin kendisi gibi. Türkiye’nin hukuki takibi, kültür varlıkları talan edilen diğer ülkelere de cesaret verici niteliktedir. Ama bu hikaye, kaçırılan eserlerin bulunduğu ülkelerin sorumlu yaklaşımlarıyla nasıl olumlu sonuçlar alındığını göstermesi bakımından da eşsizdir. Kültür varlıklarının kaçakçılığına karşı mücadele, bu örneğin de gösterdiği gibi, ancak uluslararası ortak bir çaba ve işbirliğiyle mümkündür.

 

Kaynakça:

[1] https://www.rts.ch/info/regions/geneve/3865869-un-sarcophage-romain-saisi-aux-ports-francs-de-geneve.html

[2] http://art-crime.blogspot.com.tr/search?updated-max=2017-03-25T22:38:00%2B01:00&max-results=10&reverse-paginate=true&start=16&by-date=false

[3] http://www.unesco.org/culture/natlaws/media/pdf/switzerland/ch_actintaltrsfertcultproties2005_engtno.pdf 

[4] http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/marc-waelkens-tarafindan-hazirlanan-rapor-herakles-lahdinin-perge-kokenli-oldugunu-gosteriyor-0